7 Temmuz 2013 Pazar

Selam Dünyalı


Bugün gazetede okuduğum bir haber, zaten saçma bulduğum ırksal kavramları ve milliyetçi düşünceleri tekrar aklıma getirdi. İngiltere veliahtlarından Prens William'ın doğacak çocuğunun soy ağacını araştırmışlar. Tabi bahsedilen İngiliz Kraliyet Ailesi olunca, soyu yüzyıllar öncesine kadar takip etmek çok da zor olmasa gerek. İlginç olan o soy ağacında karşılaşılan isimler. Kimler yok ki. Amerika'nın ilk başkanı olan George Washington da, Dracula mitinin yaratılmasının esin kaynağı olan Kazıklı Voyvoda da var bu listede. Floransa'nın ünlü Medici ailesinden gelen Fransız kraliçesi Marie de Medici de yer alıyor bu soy ağacında, ve hatta bu kraliçe üzerinden soy incelenmeye devam ettiğinde İngiliz tahtının varisinin Hz. Muhammed'le dahi uzaktan akraba olduğu ortaya çıkıyor. Yani kısacası İngiliz veliahtının soyunda İngilizlik'le beraber Romenlik, İtalyanlık ve hatta Araplık harmanlanmış gibi duruyor. 

Bu sadece soyunu yüzlerce yıl geriye takip edebileceğimiz aristokrat aileler için geçerli bir durum değil haliyle. Binlerce yıl boyunca ırklar, klanlar, toplumlar birbirleriyle karışarak bugüne kadar gelmişiz. Bugün de hız kesmeden devam etmekte bu karışma durumu. Fakat buna rağmen hala günümüzde çok yoğun bir şekilde milliyetçi söylemlere maruz kalabiliyoruz. Bu söylemler temelinde, ait olduklarını iddia ettikleri ırkı diğerlerinden üstün tutmakta ve kendilerinin dışında kalan ırklara eşitlikten uzak yaklaşımlar sergilemekte. Bütün bir dünya tarihi sürecini incelediğimizde hala belli bir ırkın pûri-pak kalabildiğini ya da kendimizin hala bir ırkın saf kan temsilcisi olabileceğimizi düşünmenin saçmalığının farkındasınızdır herhalde. Ayrıca ırk da neymiş, bütün semavi dinlere göre hepimiz Adem'den yani aynı soydan gelmedik mi? 

Bu tip ırkçı ya da milliyetçi söylemlerin temelinde yatan asıl neden bence bireylerin kendilerine yeterince saygı duymaması. İnsanlara, sadece kendileri oldukları için saygıyı hak ettiklerini, var olmaları nedeniyle değerli olduklarını, herhangi bir alt ya da üst kimliğe gerek olmaksızın sadece kimlikleriyle eşit yaşam hakları olduğunu anlatmalıyız. Kendilerini Türk, Kürt, İngiliz, Fransız, Ermeni, Arap olarak değil Ahmet, Dilan , John, Louis, Sevan olarak tanımladıkları ve kimliklerinin ötesinde gene de bir aidiyet ihtiyacı varsa, bu ihtiyacı hepimizin gerçekten ortak geçmişi olan gezegenimize yönelttikleri bir dünyada gerçekten barış ve kardeşlikten bahsedebiliriz. Unutmayalım ki bütün insanlığın soyu sopu karmakarışık olsa da asla değişmeyen tek bir gerçek var. Hepimiz dünyalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder