30 Haziran 2013 Pazar

Ne Çok Öldük Be


"Senin için ölürüm" diyen kişiye "Peki niye?" sorusunun pek de sorulmadığı bir coğrafyanın insanlarıyız biz. Bir şeyi sevip sahiplenmeyelim, hemen onun için ölürüz. Takımımız, aşkımız, ailemiz, partimiz, başkanımız, düşüncemiz... Daha bir çok örnek verilebilir bunlara. Tabi bu saydıklarım dışında bir de kutsiyet atfettiğimiz olgular var gözü kapalı öleceğimiz. Dinimiz, vatanımız, bayrağımız vb.  Dilimize ne de çok dolamamış mıyız ölümü? Ölürüm Türkiyem diye şarkılar yapmışız, parti mitinglerinde "Öl de ölelim" diye bağırmışız. Sanki inatla ölümü çağırıyor bu toprağın insanları. Mesela İngilizce'de de "die for it" diye bir kullanım mevcut fakat onlar bizde olduğu gibi ciddi ciddi ölmeyi kastetmiyor, sadece bir şeyi çok istediklerini falan belirtiyor. 

Eskilerin bir lafı vardır, "Bir şeyi 40 kere istersen olur" diye. Belki de gerçekten haklılık payı vardır bu sözün. Sanki tanrı bize bir güzellik yapmış da bu kadar dilimizden düşürmediğimiz ölümü bize sınırsızca sunmuş gibi. O kadar çok ölürüz ki ölüm artık kanıksanmıştır buralarda. Terör merör derken asker, sivil, pkklı 40.000 kişiye yakın ölmüşüz mesela. Ama vatan sağolsun, ne demiştik: "Ölürüm Türkiyem". İşimize, eşimize, dostumuza, tatile giderken; arabada, otobüste 50.000 civarı ölüvermişiz hiç anlamadan trafikte. O kadar da duble yol yapmıştık, siz ölün diye mi yapıldı bütün o yollar. Olsun biz duble yola da ölürüz. Her gün ortalama 4 iş kazasının yaşandığı güzel ülkemde yılda yüzlerce işçi olarak ölürüz.Ekonomimiz şahlanmışken, bütün dünya bizi kıskanırken ölmenin sırası mı? Hiç sorun değil sanayi ve kalkınma için zaten her türlü ölürüz. Sadece boşanmak istedik ya da anlaşamadık diye hemen her gün kadın olarak ölürüz. Evimizin direğidir, kocamız için ölmeyeceğiz de kimin için öleceğiz. Eğitim zayiatı olur ölürüz, tecavüz edilir ölürüz, rastgele bir kurşunla ölürüz, depremle selle ölürüz. 

Ölümü bu kadar dile dolayıp, sürekli de öldüğümüz için olsa gerek, ölümlerimiz devletin istatistik tablolarındaki rakamlar dışında pek de bir anlam içermez bu ülkeyi yönetenler için. Bu yüzdendir ki o tablolara sürekli yüzler, binler halinde işledikleri ölümlerimizin yanında, gezi direnişinde ve Lice'de ölen bir avuç insan için adalet ve vicdan beklemek bizim pembe hayallerimizden öteye geçmez. Onlar tablolarına birkaç çentik daha atar, biz her türlü ölürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder