30 Mayıs 2013 Perşembe

Kutuplaşmada Dört Nala


Türkiye yıllardır toplum içindeki kutuplaşmalardan çok çekti ve hala çekmeye devam ediyor. Zamanında müslüman gayrimüslim, sağcı solcu arasında oluşturulan kutuplaşmalar sonucunda ülkenin geldiği durum ortada olmasına rağmen günümüzde de bu düşman tavır sergilenmeye devam ediyor. Sadece toplumun ayrıksılaşan gruplarının isimleri değişiyor. Bunun temelinde toplumu yöneten ve yönlendiren kişilerin düşmanca tavırları ve söylemleri yer alıyor. Maalesef toplum olarak düşünme kavramına çok yatkın olmadığımız için de bu insanların demeçleri bizleri kolayca yönlendirebiliyor. Sempati ya da bağlılık duyduğumuz herhangi bir oluşumun başındaki kişinin söylediği her söz toplumun katmanlarında katlanarak etkisini arttırıyor. Böyle bir toplumda siyasetçilerin daha sağduyulu olmasını beklemek gerekir. Fakat onlarda yandaş ve seçmen kaygısıyla bu ateşi körüklemekten vazgeçmiyor. Bu konuda herhangi bir oluşumu diğerinden ayırmak da çok mümkün değil maalesef. O bunu yaptı bu bunu yaptı şeklindeki tespitlerle işi bir sidik yarışına döndürmenin  anlamı yok. Toplumdaki hiçbir kesimin diğerine tahammülü yok. 

Lafa geldiğinde hep tarihimizdeki hoşgörüden bahsederiz. Herkesin beraber yaşayabildiğinden bahsederiz. Geçenlerde büyük usta Yaşar Kemal'de geçmişe atıf yaparak çocukluğunun geçtiği köyden bahsetti. O Türkmen köyündeki tek Kürt aile olmalarına  rağmen hiçbir ayrımcılığa uğramadıklarını anlattı ve 'Bütün Türkiye benim köyüm gibi olsun' diyerek noktaladı. Ben daha yakın geçmişe kendi çocukluğuma gitmek istiyorum, büyüdüğüm mahalleye. Orada babamlar toplanır rakı sofraları kurulurdu. Ben de daha 5-6 yaşındayken o sofraların baş köşesine oturtulurdum. Masada her telden insan olurdu ve bu insanlar aynı zamanda ramazanda orucunu tutar, cuma camiye giderdi. Bu arkadaş çevresinin içinde bir camaate bağlı hoca bile vardı. Ne o kimseye içmeyin derdi ne de kimse ona niye içmiyorsun. Hepsi farklı partilere oy verse de, farklı kökenleri olsa da, farklı takımları tutsalar da herhangi bir durumda hepsi birbirine yardım ederdi. Birbirlerine insan olarak bakmayı bilen, farklılıkları bir arkadaş sohbeti içinde eritebilen güzel insanlardı. Ustanın affına sığınarak bende Türkiye benim mahallem gibi olsa keşke diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder